Günümüzün önemli tesbih ustalarından Eymen Gürtan ile tesbihçilik sanatımızın tarihi, bugünü, usta işi tesbihler ve tesbihin ifade ettiği manalar üzerine hasbihal ettik.
Tesbih, asırlar boyunca dilden dile gönülden gönüle aktarılan dualarda önemli bir kültür mirası öğesi olarak her zaman yer alır… İslâm-Türk medeniyetinde tesbih, kültür motifi ve dua aracı olarak önemli bir kilometre taşı olma hüviyetine sahiptir. Gönüllerinde her daim ukba iklimine yönelik açık kapılar bulunan mümin ve mütevekkil tesbih ustalarımız tesbih yapımını, eskimez medeniyetimizin bir sanat konusu hâline getirmeyi başarırkan Hakk erleri de ellerinden düşürmedikleri teşbihlerine sahip çıkmıştır! Hemen herkesin evinde birkaç tane 99’luk; yine birkaç tane 33’lük tesbih bulunur… Zikirle özel meşguliyeti olanların ise 500’lük, 1000’lik tesbihleri parmaklarının ucunda asılı durur… Tesbih yapımında cam, metal, ağaç, boynuz, diş, kemik ve fosil türevi birbirinden değerli malzemeler kullanılır.
HER BİR TESBİH USTASINDAN İZLER TAŞIR
Her bir tesbih, ustasından izler taşır. Ve her bir tesbihin imamesi, durağı, tepeliği, pulu, kamçısı birbirinden farklıdır. Bazı imamelerde kişinin mesleğinin ipuçları gizlidir. Tesbih taneleri arasında dizilen duraklar, nişaneler, pullar; tesbihin başlama ile bitiş noktası arasına konuşlandırılan imameler birer sanat eseri gibidir… Taşların arasından, ağaçların dallarından, meyvelerin çekirdeklerinden çıkıp gelen her bir tesbihin ayrı bir hikâyesi vardır. Ağaçtan imal edilmiş, kemane ismiyle müsemma mütevazı tornalar, sadece tesbihi değil; dertleri de delip geçer… Tesbih tanelerinin gövdesinde delikler açıldıkça ustasının yufka gibi incelmiş yüreğinden hakikate dair pençeler açılır! Tesbih sanatı günümüzde az sayıdaki ustaların ellerinde hayatiyetini sürdürme çabasında… Böylesi bir çabanın içerisinde bulunan Eyman Gürtan, İstanbul’un; bir adım öte Türkiye’nin önemli tesbih ustalarından biri. Eymen Usta ile tesbih sevdasını ve tesbihçiliği konuştuk.
Tesbih ile ünsiyetinize geçmezden önce tesbih sanatımızın tarihine kısaca değinelim dilerseniz. Türk tesbih sanatının tarihini kısaca özetler misiniz?
Maalesef Türk tesbih sanatının tarihsel süreci ve gelişimi hakkında elimizde herhangi bir belge bulunmamaktadır. Tekkelerde yer alan 500’lük veya 1000’lik zikir tesbihlerinin haricinde, çok eski tarihli tesbihlere de rastlamamaktayız. Son iki asırlık yakın tarih içerisinde, özellikle İstanbul’da bazı ustaların emsallerine kıyasla daha sanatsal hüviyete haiz eserler vücuda getirme arayışı, isimlerinin istikbale taşınmasına sebebiyet vermiştir. Tesbihin sanatlaşma sürecinde bir bidayet noktası aranacaksa bunu günümüze eserleri ulaşan ustalar ile bir noktaya oturtmak kanaatimce daha doğru olacaktır.
TESBİH, CİDDİ ADIMLARLA SANAT YOLCULUĞUNU SÜRDÜRMEKTEDİR
Tesbih, geleneksel sanatlarımızın arasında nerede ve nasıl konumlanır?
Geleneksel sanatlarımız içerisindeki metot arayışı, usta çırak münasebeti ve sanatın kendisine ait kurallar manzumesi, bir sanat dalının muhafaza, icra ve geleceğe intikali konusunda en önemli adımlardır. Bu perspektif dâhilinde bakıldığı takdirde tesbih, zanaat ve sanat arası bir çizgide yer almaktadır. Birçok zanaat ve sanat (kuyumculuk, kakmacılık, oymacılık, tezhib ve minyatür) ile münasebet halinde olan tesbih, bugün geçmişteki hüviyetine kıyasla bambaşka bir oluşum içerisindedir. Özellikle son elli senedir bir koleksiyon objesi olma özelliğinden dolayı, daha kayıt altında ve ciddi adımlarla sanatsal yolculuğuna devam etmektedir.
NİYAZİ SAYIN, TESBİH SANATINDA GELENEĞİ GELECEĞE TAŞIMAKTADIR
Osmanlı’da önene çıkan tesbih ustaları kimlerdir?
Elimizde tesbihi bulunan, Osmanlı’nın son dönemini ve Cumhuriyet döneminin ilk yıllarını idrak etmiş bazı isimler bulunmaktadır. Beşiktaşlı Sağır Rıfat, Benli Ali Bey, Kasımpaşalı Horoz Salih, Tosunum Halil Usta, Tophaneli İsmet Usta, Kehribarcıbaşı Ali Bey, Mevlana kapılı Mahmut Usta, Balatlı Nuri Usta, Topkapılı Sadık Usta, Kalemdar Hayri Usta, Akgerdan Mehmet Efendi ve oğlu Galip Usta (Galip Başsaka), hocam Neyzen Niyazi Sayın eserleri günümüze ulaşan önemli isimler arasında yer almaktadır. Özellikle Niyazi Sayın, temsil ettiği İstanbul zevk-i selimi ve tesbih anlayışı ile Türk Tesbih Sanatında geleneğin geleceğe intikalinde rol alan önemli isimlerin başında yer almaktadır.
Yakın dönem tesbihçiliğimize katkıları sebkat eden Mustafa Düzgünman ve Niyazi Sayın’ın tesbihçiliğimizdeki yerlerine değinir misiniz?
Mustafa Düzgünman, bir koleksiyoner ve tesbih zevkini taşıyan hocalık hüviyeti ile kaybolmaya yüz tutan bu sanatın ve geleneğin ihyasında önemli bir rol üstlenmiştir. Tesbihe belki de en büyük hizmeti Niyazi Sayın hocamızı tesbih yapımına teşvik etmekle, desteklemekle ifa etmiştir.
TESBİH SANATI İLE OTUZ YILLIK ÜNSİYET…
Tesbihle ünsiyetiniz nasıl başladı?
Tesbih ile olan ünsiyetim konservatuvar yıllarında başladı. Hocam Niyazi Sayın’ın elinde derslerimiz esnasında zaman zaman farklı malzemelerden tesbihler görürdüm. 1996 senesinde, Yapı Kredi Bankası Vedat Nedim Tör Müzes’inde ilk kez açılan “Dua Taneleri” sergisinden sonra, tesbih zihnimde ve gönlümde bambaşka bir yere oturdu adeta. Gün geçtikçe konunun cazibe ve derinliğinin karşıkonulmazlığı beni bu sanata sevk eden yegâne âmildir zannımca. Aradan otuz seneye yakın bir zaman geçmesine rağmen hâlâ yeni bir şeyler öğrenebilme iştiyakı ile ve heyecanla tesbih ile olan ünsiyet ve ülfetimiz devam etmektedir.
‘SANATKÂRIN KEMÂLİNDE EN BÜYÜK ÂMİL TEVAZUDUR’
Ustalarınız Niyazi Sayın, Hüseyin Çelik ve Aziz Acar’dan sanatın inceliklerine ve âdâbına dair neler öğrendiniz?
Ustalarımdan teknik meselelerden önce öğrendiğim şey ve benim için yegâne düstur olan, sanatın ve sanatkârın kemalinde en büyük âmilin tevazu ve mahviyet olduğudur. Bu nedenle başta hocam Niyazi Sayın, bana atölyesini ve gönlünü açan kıymetli ustam Hüseyin Çelik ve Aziz Acar ustalarımıza da ayrıca müteşekkirim.
Bu bağlamda şu anda neler yapıyorsunuz?
Halen bir meslek olarak devam ettirdiğim Tesbih Sanatına, İstanbul Vefa’daki atölyemde devam etmekteyim. Elimden geldiği kadar istidat sahiplerine bu konuda yardımcı olabilme gayreti ile bu sanatın gelişmesi adına mütevazı adımlarla yolumuza devam ediyoruz.
TESBİHİN ANA UNSURU TANELERİDİR
İpinden ‘tane’sine ve hitamesine kadar usta işi bir tesbih hangi unsurlardan meydana gelir?
Tesbihin ana unsuru öncelikle habbe adını verdiğimiz tanelerdir. Muhtelif formlarda (beyzi, tombul beyzi, şalgami, uçlu, uçlu yuvarlak, küre v.s ) ve ölçülerde olabilir. Burada habbedeki form anlayışı veya milimetrik tane ölçüsü, tesbihi kullanan şahsın el alışkanlığı ve zevkine göre şekillenmektedir. Sırasıyla sonra eğer tesbih 99’luk ise her 33 habbeden sonra ilave olunan ve adına durak veya nişane denilen ve 33 habbeyi ayıran parçalar bulunmaktadır. Habbelerin nihayetinde imame adını verdiğimiz parça yer alır. İmameden sonra bağlanan tesbihin, düğüm kısmının içerisine gizlendiği, düğümlük adı verilen bir parça bulunur. Sonra eğer tesbih 33’lük ise 3 veya 4 tane, 99’luk ise 5, 7, 9 tane aratane adını verdiğimiz küçük tanecikler yer almaktadır. Bunlar form ve ölçü olarak tesbihin habbeleri ile imtizaç içerisinde olmak zorundadır. Aratanelerin bitiminde hitame veya tepelik adını verdiğimiz bir parça yer alır. Özel bir şekilde sarılarak örülen tesbih ipleri tek parça halinde bu son parçanın içerisinde yer alır. İki parçadan müteşekkil olan hitamenin en son parçası kendi içerisine oturacak şekilde düz, zıvanalı veya vidalı olacak şekilde hitameyi dıştan tek parça görünecek şekilde tamamlar. Kısaca tesbih bu ana parçalardan müteşekkildir.
Tesbih nasıl işlenir/çekilir?
Tesbih çok geniş bir malzeme yelpazesine sahip olduğu için, tesbih yapılacak malzemenin farklı işleme merhaleleri ve şekilleri vardır. Geçmişte “kemâne” adı verilen el tornalarında yapılan tesbih bugün elektrikli tornalar ile işlenmektedir. Yapımı oldukça zahmetli ve sabır isteyen bir iş olmakla birlikte, bazı malzeme gruplarında hâkimiyet yıllarca süren meşakkatli çalışmaların sonunda ancak elde edilebilir. Bu nedenle geçmişte olduğu gibi bugün de ustaların her birinin ön planda olduğu ve işlemesinde söz sahibi olduğu bir malzeme grubu bulunmaktadır.
Malzemeleriniz nelerdir?
Tesbih yapımında kullanılan malzemeler iki ana başlıkta ele alınmaktadır. Organik ve sentetik malzemeler. Organik malzemeler kendi içerisinde fosiller kemikler, boynuzlar, doğal kabuklar, tropikal ağaçlar ve birtakım tropikal çekirdekler, mercan, yüzsürü (siyah mercan) gibi deniz menşeli malzemeler, doğal kıymetli taşlar (firuze, lapis lazuli, kaplan gözü, oltu taşı v.s) ve kehribar olarak oldukça geniş bir listeye sahiptir. Sentetik malzeme grubunda ise 1900’lü yılların başlarından 1950’lere kadar üretimi sürmüş, kehribar taklidi olan ve sıkma kehribar adı verilen sentetik reçineler, katalin adı verilen bir çeşit plastik türevi olan malzeme grubu ve galalith adı verilen plastik ve süt kazeini ile kimyasal yollarla elde edilen bir çeşit yumuşak plastik türü, tesbih yapımında kullanılan sentetik gruptaki kıymetli malzemeler arasında yer alır.
Belirttiğiniz malzemeleri nasıl temin ediyorsunuz?
Bahsettiğimiz malzemelerin birçoğu eski objelerden kesilerek tesbih yapımında kullanılmaktadır. Yani bir başka tarifle, eskiden farklı objeler olarak veya heykel şeklinde imal edilmiş organik ve sentetik malzemeler bugün tesbih yapımında kullanılan malzeme grubunun en geniş kısmıdır.
TESBİHİN EN ÖNEMLİ ÂLETİ TORNADIR
Hangi âletlerle işliyorsunuz?
Konunun en önemli aleti tornadır. Taneler, imame ve tepelik adını verdiğimiz kısımların hemen hemen hepsi torna da işlenmektedir. Bunun yansıra işlenecek malzemenin sertlik derecesi ve kırılganlığına göre elmas kalemler ve eğeler, has çelik kalemler, özel yapılmış bıçaklar öncelikli malzemeler arasında yer almaktadır. Tesbih yapımı için kesim aşamasından polisaj adını verdiğimiz cilalama ve ipe dizilmesine kadar birçok farklı malzemeye ve ciddi donanımlı bir atölye düzenine ihtiyaç vardır. Tesbih yapımının her safhası oldukça meşakkatli ve hassasiyet gerektiren bir sanattır.
Usta işi bir tesbih nasıl olmalıdır?
Usta işi bir tesbihin kendi içerisin de tüm parçaları insicam halinde ve ölçülü olmalıdır. Zahiri imtizacın ötesinde tesbihte olması gereken zarafet ve denge, tamamı ile ustanın meşrep, zevk ve kendi manevi haliyle şekillenen ve tesbihe yansıyan bir özelliktir.
Koleksiyonunuzda neler var, öğrenmek isteriz!
Kendi şahsi koleksiyonumda birkaç hocam Niyazi Sayına ait, birkaç Galip Usta ve Tophaneli İsmet Usta tesbihi bulunmaktadır.
Kendiniz için de tesbih(ler) yapıyor musunuz?
Maalesef kendim için defaten tesbih yapmış olmama rağmen hatırını kıramayacağım dostların ısrarı ile elimden çıktı. O tarihlerden bu güne -ki yirmi seneyi aşan bir zaman- kendim için hiç tesbih yapmadım.
İMAME, DÜĞÜMLÜK VE TEPELİK USTANIN İMZASI GİBİDİR
Birkaç yıl önce Konya’da tesbih ustası Nurettin Küçükokka’yı ziyaret ettiğimde bağa tesbihimi eline alır almaz “İstanbullu Ahmet Usta’nın eseri” demişti. Bu bağlamda Eymen Usta’nın elinden çıkan tesbihlerin alamet-i farikası nedir/nelerdir?
Yapılan tesbihlerden şu noktada farklar var demek oldukça zor. Fakat imame, düğümlük ve tepelik gibi kısımlar tesbihte bir nevi imza hükmündedir. İmamelerdeki incelik ve açı, tepelik kısımlarındaki mevzun detaylar sanırım benim biraz daha dikkat ettiğim, koleksiyonerlerin gördüğü takdirde hemen tanıyabileceği bir hüviyeti yansıtıyor.
1958 yılının bir kış gecesi Mustafa Düzgünman Üstad’ın, Halil Usta’nın tesbihlerini görmek için Üsküdar’dan Teşvikiye’ye gittiğini biliyoruz. Tesbih sevdalılarını tesbihin peşinden koşturan “sır” nedir?
Tesbih sevdalılarını tesbihin peşinde koşturan yegâne sır bence güzele olan meclubiyet hissi ve bir nevi el tiryakiliğidir.
TESBİH, MUHABBET OLMADAN İCRA EDİLEBİLECEK BİR SANAT DEĞİLDİR
Tesbih sizin için ne/neler ifade ediyor? Lisan-ı haliyle neler söylüyor?
Bugün eserleri günümüze ulaşan ustaların tesbihleri yaşadıkları müddetçe sahipleri için bir hatırlanma ve rahmet vesilesidir. Bu mana da sizden izler taşıyan bir eserin geleceğe intikali ve belki de kaybolmaya mahkûm bir maddenin elleriniz altında ihtimamla, bin bir zahmet ile şekillenmesi, bambaşka bir hüviyet ve vücuda inkılabı, tesbih ve ustası arasında nihayetsiz bir sevda gibidir. Netice itibarı ile bu sanat muhabbet olmadan icra olunacak bir sanat değildir.
TESBİH, KESRETTEN VAHDETE ARALANAN KAPI HÜKMÜNDEDİR
Tüm bunların ötesinde benim için zikir, zâkir ve mezkûr yolculuğunun adeta kapısı hükmündedir tesbih. Nasıl ki, habbelerin parmaklar arasında bir serüveni, bir yolculuğu nihayetinde imameye gelince geçen tüm zaman tevhide inkılab ediyorsa, tesbih de kesretten vahdete aralanan bir kapı hükmündedir.
Tesbih ne için çekilir?
Tesbih farklı amaçlara müteveccih olarak çekilmektedir. 33’lük tesbihler maalesef aksesuar maksatlı kullanılmaktadır. 99’luk tesbihler namaz için, 100’lük veya farklı sayılardaki özel tesbihler zikir maksatlı kullanılmaktadır. Tesbih benim için, elde vuslat terennümüne bir vasıta, bir kurbiyet anahtarıdır.
Bir dönem Niyazi Sayın üstadın hizmetinde bulundunuz. Hocanız gibi bir yandan neyden; diğer yandan da tesbihten, kemaneden zikir âvâzı alıyorsunuz. Neyi ve tesbihi mütemadiyen yan yana görüyoruz. Tesbihin ney ile, dini musiki ile nasıl bir irtibatı var? Bu husustaki kanaatlerinizi öğrenmek isterim.
Tesbihin musiki ile direkt bir alakası yok bence. Her ikisi de zikre vesile olan araçlar hükmünde olması hasebiyle aynı gayeye hizmet eden araçlar. Yani aynı hedefe müteveccih bir amaçları var. Neticede insan da meknuz bir gizli hakikatin ve istidadın ortaya çıkmasına vesile hükmünde araçlar. Her ikisinin de insan ruhu üzerinde zahiri ve batıni tesirleri inkâr olunamaz.
Çırak yetiştiriyor musunuz?
Manevi mesuliyetine binaen talep edenlere imkânlarım nispetinde yardımcı oluyorum fakat çırak yetiştirmiyorum maalesef. Bu mesele daha uzun soluklu ve sabrı gerektiren bir konu. Bu ölçüde, sanatın zorluklarına tahammül edecek çırak da bulmak zor maalesef.
Tesbih sanatında eser verme niyetiyle yola çıkmayı düşünenleri bu yolda neler bekliyor?
Bidayette herkes az çok tesbih yapabilir. Yapılan tesbihlerin koleksiyonerler tarafından iltifat görmesi ve ciddi koleksiyonlarda yer alabilmesi uzun zaman, ciddi uğraşları gerektiren meşakkatli bir süreç. Sanatta sabır bazen istidadın üzerinde bir gerekliliktir. Benim tavsiye edeceğim tek şey, yeni akımların ve arayışların etkisinde kalmaksızın, sadece eslâfın izinde bir zarafet arayışını rehber edinmek lazım. En etkili ve kalıcı, şahsiyet sahibi eserler bu cazibe altında şekillenecektir.
‘TESBİH SANATI BANA SABRI VE UZUN SOLUKLU YALNIZ KALABİLMENİN ZEVKİNİ ÖĞRETTİ’
Yaklaşık 30 yıldır tesbih sanatımıza hizmet ediyorsunuz. Tesbih bu dönemde size neler öğretti?
En başta sabrı ve uzun soluklu yalnız kalabilmenin zevkini öğretti.
Ney ve tesbihle birlikte icra ettiğiniz başka sanat dalları var mı?
Kısa bir süre gölge oyunu karakterleri üzerinde tasvir yapımı ile uğraşmıştım vaktiyle, devam ettiremedim maalesef.
Şu anda yazıyor musunuz?
Osmanlı tesbihlerinden müteşekkil bir koleksiyonun kitaplaştırılması süresinde dahlim oldu. İnşallah yakında basılacak. Alakadar olduğum sahanın haricinde maalesef yazı ile pek bir ünsiyetim yok.
Sohbetimize neler ilave etmek istersiniz?
Öncelikle konuya hâkimiyet babında meseleyi farklı cihetlerden ihata eden sualleriniz için hassaten müteşekkirim. İlave edecek hiçbir boşluk kalmamış adeta.
Son olarak tesbih sevdalılarına nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Tesbih sevdalılarına öncelikli tavsiyem bu konuda az sayıda olan neşriyatı öncelikle temin ve tetkik etmeleri. Zira fazlaca malumat kirliliği ve zevk-i selim yoksunu eserler var. Maalesef şu anda tesbih sanatı bir çalkalanma ve arayışın etkisi altında olsa da, zamanla bunun gelip geçici olacağına inanıyorum.
Nazik ilginiz için müteşekkirim.
Bu konudaki gayretiniz için öncelikle şahsım ve tesbih sanatı adına da ayrıca tekrar tekrar teşekkür ederim.
İbrahim Ethem Gören
2 Yorum. Yeni Yorum
Hocam çok güzel çalışmalar yapıyorsun.Takipteyim
Eyvallah teşekkür ederim…